DSİ’den emekli Bölge Müdür Yardımcısı Yüksek Makine Mühendisi Hüseyin Erkin , Edirne Su Kültürü isimli kitabının tanıtımını Protokol evinde düzenlediği basın açıklaması ile gerçekleştirdi. Erkin, Edirne’nin nehirlerden geçmiş zamanlarda yararlanıldığına dikkat çekerken, günümüzde arzu edilen düzeyde yararlanılmadığını dile getirdi. Avrupa’da nehirlerin şehrin ortasından geçtiğine işaret eden Hüseyin Erkin, Edirne’de ise bu durumun aksine uzaklaşıldığını dile getirerek “Bunun bir an önce durdurulup tekrar nehrin iki yakasına geliştirilecek halde imar haline dönüştürülmesi mecburiyeti vardır” şeklinde ifade etti.
“NEHİRLERİMİZDEN ARZU EDİLEN ŞEKİLDE YARARLANAMIYORUZ”
DSİ emekli Bölge Müdür Yardımcısı Yüksek Makine Mühendisi Hüseyin Erkin “Edirne ilimiz üç nehir olarak adlandırdığımız Meriç, Tunca, Arda Birleştiği bir hinterlantta konuşlanmış binlerce yıl geçmiş olan çok önemli bir şehrimiz. Bu şehrimizden önceki yıllarda, yani bu akarsularımızdan ulaşım dahil tarımsal anlamda, su kullanımı anlamında çok önemli şekilde yararlanma imkanları olmuştur. Tabii ki yine yararlanıyoruz. Ama benim arzu ettiğim düzeyde ya da sizlerin arzu ettiğiniz düzeyde bir yararlanma olmadığı açıktır. Özellikle de son yıllarda gerek iklim değişikliği, kuraklık gibi hepimizin bildiği, suyun giderek daha kıymetli hale geldiği günlerimizde bizim Meriç, Arda, Tunca nehirleri ile ilgili daha fazla kafa yormamız için daha fazla şeyler üretmemiz gerektiğini kendime vazife sayarak bir toplantı ihtiyacı hissettim”dedi.
“TUNCA NEHRİNE KONUŞLANDIRMAK YERİNE UZAKLAŞTIK”
Avrupa’da nehirlerin şehrin ortasından geçtiğini, ancak Edirne olarak nehirlerden uzaklaşıldığını belirten Erkin “Nehirlerimizden mutlaka en üst düzeyde yararlanmamız gerekiyor. Ben bu kitapta da bunu dile getirdim. Önümüzdeki günlerde bunları paylaşmak istiyorum. Son yıllarda nehir kıyılarındaki tahribatın, halizahırda inşası devam eden kamuoyunun takip ettiği hidroelektrik santralle ilgili, fakat bir türlü Edirne bu nimetlerden pay alacak şekilde bir proje, ortak akıl şekillenemedi. Kitapta nehirlerin geçmişte nasıl yararlanıldığını ve günümüzde neler yapılması gerektiğinden bahsettim.
Benim kendi hayalimdi bu hem de Avrupa’da çok uygulaması var. Nehirler hep şehirlerin içinden akmıştır. Geçmiş yıllarda da yerleşim hep böyle olmuştur, devam ediyor. Biz inadına Tunca Nehri’nin iki yakasına konuşlandıracağımız yerde şehirden uzaklaştık. Batık istikametine doğru yanlış bir şekilde şehir imarlaşıyor. Bunun bir an önce durdurulup tekrar nehrin iki yakasına geliştirilecek halde imar haline dönüştürülmesi mecburiyeti vardır. Bu şehir için önemli olacağı kanaatindeyim”dedi.
