Söğütlük Kent Ormanı ve Mesire alanının Millet Bahçesine dönüştürülme projesine oluşturulan ‘İnsan Zinciri’ etkinliğiyle tepki gösterildi. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın ve yüzlerce Edirnelinin katılarak destek verdiği etkinlikte, Sögütlük Doğal Kalsın Platform adına konuşan Ziya Gökerküçük, “Anılarımız yok edilmesin, Doğal ve yeşil alanlarımız talan edilmesin, Söğütlük Ormanında sincaplar, kuş sesleri kaybolmasın, İnsanların özgür bir biçimde keyif aldığı, mesire alanı olarak kullandığı kent ormanımız yok edilmesin, Söğütlük Kent Ormanı Millet Bahçesi adı altında yapay bir parka dönüştürülmesin. “Söğütlük Doğal Kalsın” diyoruz” şeklinde konuştu. Konuşanın ardından etkinliğe katılanlar el ele tutuşarak insan yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda insan zinciri oluşturdu. Ardından Kent Ormanına giren katılımcılar, ağaçların etrafında el ele tutuşarak ağaçlar için koruma alanı oluşturdular.
‘Sögütlük Doğal kalsın” platformu tarafından düzenlenen ‘İnsan Zinciri’ etkinliğine yüzlerce Edirneli katıldı. Sögütlük Kent Ormanı girişinde toplanan yüzlerce Edirneli, ‘Sögütlüğe dokunmayın’ sloganı attı. Katılımcılar pankart ve dövizlerle Kent Ormanının Millet Bahçesine dönüştürülmesine tepki gösterdiler. Sögütlük için yaşamından olan eski DYP İl Başkanı İzzet Arseven’in ailesinin de katıldığı etkinlikte Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, belediye başkan yardımcıları, siyasi parti temsilcileri, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katılım sağladı.
Sögütlük Doğal Kalsın Platformu adına açıklamayı Ziya Gökerküçük okudu. Gökerküçük, açıklamasında şunlara yer verdi: “Lozan Antik Yolu’ndayız. Taşkın Sahasının içindeyiz. Bu bölge orman ve Doğal Sit Alan içinde kalıyor. Bu bölgede tescilli ağaçlar var. Karaağaç semti ve bu alanın tümü turizmin en canlı olduğu bir bölge. Bizler bu doğal cennetin kentlilere yakışan, bilimin, aklın gerekleri ve kentlilerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesini yıllardır talep etmekteyiz. Ve yıllardır “Birileri” Söğütlük ve çevresini ticari kaygılarla üretilen sözde “projelerle” talana ve tahribata uğratma çabası içinde oldular. Söğütlüğün ticarileştirilmesine karşı durduğu için değerli hemşerimiz İzzet Arseven hayatını kaybetti.
SÖĞÜTLÜK NEHRİ GÖRMEYEN BİR ÇUKURA DÖNÜŞTÜ
Söğütlüğün Meriç Nehri kenarına fore kazıklar ile betonarme duvarlar inşa edildi. Meriç Nehri bir kanala, Söğütlük ise nehri göremeyen bir çukura dönüştü. Ama her şeye rağmen, tüm tahribatlara karşın Söğütlük direnmeye, içerisinde barındırdığı canlılara ev, yaşam kaynağı olmaya ve kentimize ısrarla oksijen üretmeye, kente nefes olmaya devam etti. Biz Edirne’liler de ısrarla, severek, keyifle Söğütlük Kent Ormanımızda geçmişte olduğu gibi dinlenmeye, eğlenmeye, nefes almaya, ailelerimizle, arkadaşlarımızla piknikler yapmaya, doğada spor yapmaya hoşça zaman geçirmeye çalıştık, çalışıyoruz.
BURAYA BAKIM YAPILMASINI YILLARDIR HASRETLE BEKLEDİK
Bu güzel yerde hangimizin geçmiş hikâyesi yok ki? Burada yaşadıklarımızı ağaçlar yazsaydı belki de tüm ağaçların kâğıt olması gerekirdi. Bu kadar anıların yaşandığı yer nasıl yok edilebilir? İş yoğunluğunda akşam iş bitiminde veya hafta sonları uğradığımız, ailemiz veya arkadaşlarımız ile sıkıntılarımızı paylaştığımız, ağaçların serinliğinde ve gölgesinde dinlendiğimiz bu alan nasıl yok edilir? Kentimize gelenlerin mutlaka uğradığı, okul gezisi yapanların Karaağaç ve Lozan anıtını izlemesinden sonra dinlenip piknik yaptığı bu orman nasıl yok edilir? Denecektir ki; “yok etmeyeceğiz, geliştireceğiz çünkü bakım yapılmıyor ve tehlikeli.” Evet, bakımını biz de yıllardır istedik ve hasretle bekliyoruz. Niye yapılmadı, yapılmıyor? Kurumlar arası yetki karmaşası mı yoksa başka çıkarlar mı devrededir bilemiyoruz ama bu alan istenilen duruma bir türlü gelmedi, gelemedi.
Biliyoruz ki yıllardır yerel yönetimler buraya dair projeler üretti ve ilgili makamlardan talep etti ama izin verilmedi. Biliyoruz. Belediyenin düzenleme projelerine izin vermeyen yetkililer Söğütlük içinde yürüyüş yolu yapılması konusunda bir AB projesine izin verdiler. Ve gördük ki direk kirliliği yaratıldı ve sonunda Valilik tarafından yıktırıldı.
YEŞİL ALANI EN ÇOK BİZ İSTİYORUZ
Değerli Edirneliler; kentimizde yeşil alanların olmasını en çok isteyen bizleriz, bu alanı dolduranlardır. Yıllardır kentin her mahallesinde ulaşılabilir, kullanılabilir yeşil alanlar olsun diye bas bas bağırıyor, yazıyoruz. Adı önemli değil, ister yeşil alan, ister park, ister Millet Bahçesi. Millet Bahçeleri mevzuatı da bunun için var. Mevzuat diyor ki;‘betonların yığıldığı bölgelerde yaşam alanları, sosyalleşme sahaları için Millet Bahçeleri oluşturulur.’ Ama Söğütlük Ormanı gibi tescilli ağaçların olduğu bölgede asla ve kat’a Millet Bahçesi kurulamaz. Burada Millet Bahçesi yapmak yasalara, vicdanlara, kentli haklarına uygun değildir. Anılarımızın yok edilmesidir. Yaşam hakkımıza, günlük yaşamımıza müdahaledir. Değerli arkadaşlar;
Biliyor musunuz; Edirne Osmanlı’da başkent iken Avrupalı devlet yetkililerinin en güzel günlerini geçirdiği yerdir Karaağaç ve Söğütlük. Bu tarihsel zamana uygun bir yaşam alanına dönüştürülemeyen Söğütlük doğallığından koparılarak beton, asfalt, demirden oluşan donatılarla tematik bir park olacak. Yapmayın beyler bayanlar. Ayıptır! Edirne’ye Yakışmaz. Turizmden, ticaretten, tarımdan, tarihten ve eğitimden geçinen Edirneliye reva görmeyin bu yapaylıkları.
SÖĞÜTLÜK DOĞAL KALSIN
Söğütlük doğal kalsın. Doğal kalsın ama bu doğallık korunurken de işlevsel olsun. Değişik ülkelere gidenler görmüşlerdir veya gidemeyenler internetten incelesinler ki doğallık bozulmadan nasıl ormanlar insanların gezip göreceği, nefes alacağı yaşam alanları yapılmış, düzenlenmiş. Biz neden yapmıyor, yapamıyoruz. Bizim insanımız, kentlimiz bunları hak etmiyor mu?
Evet, buradan yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. Ormanlardan 300 günde, 500 günde sözde “güzel parklar” yapabilirsiniz. Ancak şunu bilin ki ne 300 yılda nede 500 yılda güzel bir parktan orman yapamazsınız. Orman içinde yaşayan canlılarıyla bütünleşmiş bir ekosistemdir. Yaşayan bir varlıktır.
Anılarımız yok edilmesin, Doğal ve yeşil alanlarımız talan edilmesin, Söğütlük Ormanında sincaplar, kuş sesleri kaybolmasın, İnsanların özgür bir biçimde keyif aldığı, mesire alanı olarak kullandığı kent ormanımız yok edilmesin, Söğütlük Kent Ormanı Millet Bahçesi adı altında yapay bir parka dönüştürülmesin. “Söğütlük Doğal Kalsın” diyoruz.”
“ÖNEMLİ OLAN SÖĞÜTLÜĞÜN DOĞALLIĞININ KORUNMASI”
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Burada iki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Edirne’de insanların rahat edeceği, konfor bulabileceği yeni düzenlemeler yapılması kimseyi rahatsız etmiyor. Denilen söğütlüğün içerisinde betondan, asfalttan, farkı malzemelerden bir şeyler yapılması söğütlüğün doğallığı bozulmasın diyor. Diğer taraftan ortada bir proje var. Yapılan bir ihale var. O projeden ne Edirne belediyesine sunulmuş bir proje var, ne de kentliyle paylaşılmış bir proje var. Bu anlamda Ziya hoca ifadesinde söyledi. Biz burada tabelalara takılmıyoruz. Önemli olan söğütlüğün doğallığının korunması.”
“SÖĞÜTLÜĞÜN DOĞAL KALMASI İÇİN CANINI VERDİ”
Sögütlük’ün doğal kalması için yaptığı mücadeleler sırasında uğradığı siyahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren dönemin DYP İl Başkanı İzzet Arseven’in eşi Nursel Arseven gözyaşları eşliğinde yaptığı konuşmada “27 yıl önce İzzet bu mücadele için canını verdi, doğal kalması için canını verdi. 27 yıl sonra yine aynı konunun gündeme gelmesi ben inanılmaz üzdü. Biz buranın doğal kaldığını zannediyorduk ama bugün tekrar gündemde olması gerçekten çok üzücü. İnşallah Edirneliler olarak buna fırsat vermeyeceğiz” dedi.
İzzet Arseven’in ablası Ertan Arseven Yaz da 40 yaşındaki kardeşini Söğütlük için kaybettiğini hatırlatarak, Sögütlük’ün doğal kalmasını istedi.
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Eski Kültür Bakanı Zehra Önay Alpago, çevreciler, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş ormanın girişinde yaklaşık 1 kilometrelik insan zinciri oluşturdu. Oluşturulan insan zincirinin ardından ormanın içerisinde bulunan ağaçları çember oluşturarak koruma altına alındı.
