Demir yolu makasları…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tren yolculuklarını her daim özlemle merak etmişimdir ama hayatımda çok nasip kısmet olmadı ne yazık ki.

Tam 35 sene önce kısa bir yolculuk yaptım.

Haydarpaşa’dan başkente kadar eh o zamanlar gençlik var ya işte,

Serhat şehrinde başlayan bir yolculuktu benimki hem de ne amaçla?

Spor sevdası bizimki futbol tarafından şampiyonluğa koşuyordu bizim takım ardalar, İbrahimler, Nurettinler, Öztürkler, haluklar daha nice oyuncular yazarak bitmez hepsinden Allah razı olsun o sene bize yaşattıkları için.

Ardanın 75. Dakikada ceza sahasının dışından attığı muhteşem kafa golü bizi şampiyonluğa taşımıştı cebeci stadında 300 muhteşem Edirneli hiç susmamış ve başkentliler Edirnespor’u tanımıştı o gün.

Kuşetlide yolculuk etmiştik bütün gece ama toprağa ayak basınca bütün gün sallanmıştı ayağımızın altında zemin valla.

Her eylül ayında sırt çantam arkamda tren yolculukları hayal ederim ülkemin uzak köşelerine görmek, fotoğraf çekmek, coğrafya kitaplarında okuduklarımla buluşmak, ama her daim ertelenir nedense seneye inşallah mutlaka duaları ile.

Hayatta ne ile karşılaşacağını bilemiyor insan bu kadar hayal ettiğim uzun yolculuk olmasa da 65kmlik bir yolculuk nasip oldu geçenlerde.

Hem de sahilden menemenden civarlarından başlayıp torbalıda son buldu. Tam 30 adet istasyon geçtim neyse Şemikler istasyonundan İzban kart okutma işlemini geçtikten sonra yavaşça yukarıya çıkmaya başladım sabah hareketliliği var etrafta ciddi, yorgun işe yetişmeye çalışanlar, okul telaşı olanlar, günlük turlarına çıkan emekli takımı, tam tren vagonundan adım atarken ne göreyim sefer sayısı 22 ile başlıyor hey dedim memleketim beni burada da yalnız bırakmıyor valla hoşuma gitti.

Neyse birkaç istasyon gittikten sonra yer altına iniverdi tren rayları yukarı ile irtibat kesildi haliyle bende birden hayal dünyasına giriş yaptım hani şöyle Edirne’de şehir içi metro çalışmaya başlamış ayşekadından itibaren yerin altına iniyor Gazmihal’den yer üstüne çıkıyor olmaz mı acaba olur tabide ne vakit.

Trafik rahatlamış yukarıda ayşekadından itibaren Gazimihal’e kadar yürüyüş alanı olmuş her taraf yemyeşil oturma alanları ufak cafeler eski caminin ortasındaki dönüş alanına belediye bir cep sahne kurmuş oyunlar oynuyor tiyatrocular, konserler veriyor müzisyenler, yerel ürünler satan köşeler, hem tarihin güzelliği korunur yeni bir yaşam alanı oluşturulur of, of, oof.

Neyse ben yavaşça yer üstüne çıkayım artık körfezi dolaşacağım tüm güzellikleri ile Şemikler tarafı bizim Binevleri anımsatan kentsel dönüşümü mükemmel yaşamış bir bölge,

Durakları hızla geçmeye başladık ve bayraklı bölgesi yeni ofislerin alanı İstanbul 4. Levent bölgesinin ilk zamanları yeni yeni gökdelenler yükselmeye başlamış gözde iş merkezleri bünyesinde toplanıyor. Sağ tarafta ise deniz kuvvetleri tersanesi denizde bugün aynen denizcilerin üniforması gibi gri renk almış birbirini tamamlamış doğa her şeyi düzenliyor biz sadece seyretmek ile yetiniyoruz birde zarar vermesini biliyoruz ne yazık ki.

Adnan menderes hava alanına hızla ulaşıyoruz yeni İstanbul havaalanı gibi saatlerce gitmeye gerek yok İzmir’in her yerinden metro ile ortalama 40 dakikada ulaşabiliyorsunuz aracınızı istediğiniz istasyonda bırakın keyif ile stres yaşamadan ver elini havaalanı.

Ulaşımı kolay hale getirmişler isterseniz Selçuk istasyonuna kadar giderek Efes harabeleri, Meryem ana, ziyaretleri yapabilir tabi olmazsa olamazı şirince köyüne bile tadım yapmak için bile gidebilirsiniz trafik sıkıntısı olmadan.

Bayraklıdan sonra biraz daha eski İzmir’i görmeye başlıyorsunuz Halkapınar başka yönlere gitmek isteyenlerin dağılma merkezi şehrin ulaşımda kalbi yani yoğunlukta azalıyor yolcularda dağılıyor.

Alsancak hala çok özel bir alan bozmamışlar orasını daha belki de bilerek eski taş binalar tek katlı yapılar birden gözümün önüne kurtuluş savaşı dönemi geliyor hala yorgun bir alan açık kent müzesini çağrıştırıyor.

Tren artık buradan sonra dağlara tepelere çıkmaya başlıyor ağır yorgun rahatça etrafı seyredelim diye neresi boş bulundu ise plansız yapılan yerleşim yerleri ama etraf yemyeşil bu yeşilliğin bereketini semt pazarlarında fazlası ile hissediyorsunuz. Gaziemir’de ise İstanbul’un ikitelli benzeri bir yapılaşma ticaret alanları başlıyor sanayinin ağır yükünü hemen hissediyorsunuz buradan tüm ege bölgesi payını alıyor.

Olmazsa olamaz AVM kültürü buralarda kendini hemen ortaya çıkarıyor. Gerçi Şirinyer den de geçtik ama at yarışlarını göremedik kısmet olmadı çok ta meraklısı değilimdir yani hiç anlamam.

Yavaşça çıkıyorsunuz birkaç durak sonra kent yaşantısından ve sanayi sıkıcılığından Cuma Ovası.

Burada istediğiniz kadar durabilirsiniz harika topraklar, yemyeşil alanlar, ufakça köy yerleşim alanları, toprak burada hakikaten işleniyor ve değerli semt pazarlarındaki ürün zenginliğinin nereden geldiğini bu topraklara bakınca hemen anlayabiliyorsunuz.

Uçsuz bucaksız seraları görüyorsunuz her tarafta 100 dölüm topraktan kazanacaklarını 5 dölüm tarladan elde ediyorlar. Çimden bile para kazanıyorlar ülkenin stadyumlarına parklarına çim buralardan ulaşıyor.

Yüzlerce dölüm seralar görüyorsunuz etrafınızda üretiyorlar sadece topraktan kopmadan tabiat ile iç içe.

Başka bir yaşam alanına geldiğinizi hissediyorsunuz tren burada durabilir benim için fark etmez seyretmeye, yürümeye, bakmaya kıyamıyorsunuz o anda tabi kafama deli sorular gelmiyor değil hayranlıkla izlerden etrafı ah karaağaç bizim gözbebeğimiz her sene daha üretmekten kopuyor, bırakıyor mücadeleyi seven birkaç aile dışında onlardan sonra kim kalacak acaba rahmetli müdür ali görseydi bu günleri ne derdi acaba bahçecilik bitmiş.

Zerzavat İstanbul’dan gelir olmuş Edirne halinde sadece soğan patates satıyorlar isterseniz yolunuz düşerse bir bakın başka ürün bulamazsınız memleket içinde ithalatçı bir şehir olduk farkında olmadan her şey dışarıdan hazır geliyor üretmek maliyetli diyor ve işin kolayına kaçıyoruz ne dersiniz?

Köylerde üç beş yaşlı emekli toprağını son ana kadar bırakmak terk etmeyen son kahramanlar dışında kimse yok sigortalı maaşı olsun benim çektiklerimi çekmesin diye fabrikalara gönderilen gençler şehirde yaşayan gençlerle evlenmeye can atan genç kızlar farkındalar mı acaba?

Neleri kaybettiklerini öğrenecekler ama acı ile geleceklerini bıraktılar esasında köylerinde gerçi 12 ayın 2 ayında üretim gerçekleştirip bir yıl yetmesini nasıl istersiniz ki yumurta ve ekmek bile kasabadan gidiyor köy bakkalına artık.

Deniz kenarlarındaki tarlaları verimsiz diye kız çocuklarına bırakan aileler döndüler iyice.

Bu topraklarda bir zaman sonra birileri yine üretim yapanlar çıkacak belki daha modern şekilde olacak tabi ama koşup gidenler sadece üzülecek uzaktan bakarak berekete.

Neyse karaağaçta kalmıştık derya deniz düşüncelerde şehrin en bereketli toprakları buraları ne eksen yetişir derler ya aynen öyle ama sadece ekmek üretmek yetmiyor pazarlamak daha önemli birkaç komisyoncunun yaz aylarında kamyonlarca İstanbul Hal Merkezine gönderdiği ürünler burada işlenip daha kazançlı hale gelmez mi acaba

Cuma ovasında bu işi başarmışlar burada neden olmasın?

En basit şekli ile bir konserve tesisi kurulsa devlet bu girişimleri destekliyor her zaman agah muhtar bu işe bir el atsa sever böyle parlak işleri yetişen ürünler katma değeri yüksek ürün haline gelir zamanla ama tabi sabırla yavaş yavaş ziraat odası destek verir maaşını vereceği yeni mezun ziraatçileri orada görevlendirir.

Turşu, salça konserve butik ürünler üretirler ne dersiniz.

Tesisin tabelasını bile görür gibi oluyor insan bir anda

Çok iyi işler çıkar üzerinde çalışılırsa bizde memleket içinde ithalatçı toplum olmaktan çıkarız belki işte Cuma ovasının geçerken oralardan bakınca üzülüyor insan

Benim 22 nolu tren son istasyona yaklaşmaya başladı bile artık etrafta yine sanayi tesisleri görülmeye başladı ama öyle böyle değil devasa tesisler hani Muratlı’dan başlayıp çorluyu içine alan Çerkezköy’e kadar uzanan dev tesisler bizim organize sanayi bölgesi neden merkezden 40km uzakta bir alanda kuruldu diye sormadan duramadım kendime.

İneceğim benim için son durak TORBALI başımda laci şapkam koyu renk kaputum (eskilerin dediği gibi) omuzumda bilgisayar çantam doğruldum tek kişilik koltuktan kapıya doğru yöneldim gördüklerim düşündüklerim omuzlarımda.

Binmeden önce çocuklar tembihlemişlerdi beni gittiğin kadar öde baba diye çıkıştan önce artı para makinasına kartımı yerleştirdim binerken 14 TL . para çeken sistem bana 4 TL. iade verdi yani kullandığım kadar ödedim.

65 km yol 30 istasyon ücreti 10tl ödeyerek gittim.

Belki birilerine not olur.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Demir yolu makasları…

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Giriş Yap

Edirne Postası - Edirne Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!