Rahmetli Annem Kaya Hanımın anlattığı bir hikayeden daha etkilenerek, kendisinin anlattığı çocukluk hikayelerinden bir tanesini daha, ilginizi çekeceğini ümit ederek sizlerle paylaşmak istiyorum.
1910 doğumlu olan rahmetli Annem, tahmini olarak 1916-1917 yıllarında yaşanmış hikayesini bana şöyle anlatmıştı:
‘’Yunanistan’ın Selanik Kentinin Serez ilçesindeki evlerimiz, Rumlarla adeta içiçe ve tam bir daire şeklinde yerleşikti. Orta yerde kocaman bir bahçe ve çevresinde de Türk Ailelerinin ve Rum ailelerin evleri bulunuyordu. Evlerimizin ön cephesi sokağa, arka tarafı ise geniş bir bahçeye açılıyordu. Genellikle yemeklerimizi yapmak üzere, yazın annem bahçeye çıkıyordu. Yine Rum bayanlar da bu usulü kullanarak bahçeye çıkarak yemeklerini hazırlıyorlardı. Biber, patlıcan dolması, çorba ile diğer yemek çeşitleri olan börek, baklava ve tatlıları hep annem Necmiye hanım tarafından bahçede yapılıyordu.
Annem ve diğer Türk kadınları da aynen bu usulü kullandıkları için buna özenen Rum kadınları da bahçede yemek yapma alışkanlığını edinmişlerdi. Hatta, zaman zaman ve sık sık annemin ve diğer Türk kadınlarının yanına gelerek,’’Komşucuğum bize de Türk yemeklerinin yapılışını öğretin’’ diyerek çok samimi olarak isteklerde bulunuyorlardı.’’
Bu suretle o zamanın Rum kadınları, Türk hanımlarından birçok yemeğin yapılışını öğrenmişlerdi. Gerçekten bir süre öncesine kadar Yunanlı bayanlar Edirne’ye geldiklerinde, özellikle Türk lokantalarına giderek, öncelikli olarak Türk yemekleri yiyorlardı. Yemekten sonra da; alış-veriş yapmaya başlıyorlardı.
YUNANİSTAN HÜKÜMETİNE BU YAZIMIZ BİR DERS NİTELİĞİ TAŞIYOR!
Bundan önceki bir yazımda konu ettiğim gibi; Yunan hükümetince 120 yıl öncesine dayanan Türk ve Yunan kadınlarının yarattığı bu kardeşlik düzeyindeki dostlukları kesinlikle unutulmamalı. Onlar da Türk ve Yunan kadınları gibi, iki devletin hükümetleri arasında ATATÜRK VE VENİZELOS’un yaptığı gibi yeniden kurarak, geliştirmeye çalışmalıdır. Bu konudaki en büyük görev ise, Yunan hükümetinin Başbakanı Sayın Cipras’a düşüyor. Onun dışında ise, Yunanistan Cumhurbaşkanı Mitçotakis’e ilk barış güvercinini uçurma görevi kalıyor.
Yakın komşuluk ilişkileri içinde, bilahare iki başkan da ellerini taşın altına sokmalı ve Türk-Yunan barışını, yeniden sağlam temellere oturtmalı. Bu konuda yabancı devletlerin dostluğumuzu bozmalarına kesinlikle izin vermemeliyiz. Onların menfaatleri doğrultusunda hareket etmemeliyiz.
Bakın, sizlere bundan kısa bir süre önce yazdığım iki yazı konusunda bir anekdot aktarmak istiyorum. Yunanistan’ın sınır kentlerinden birinde yaşamakta olan Yunanlı bir arkadaşım, bu yazılarımdan birinden etkilenerek, kısa bir cevapla şöyle demişti: ‘’Şanver bey; yazdığınız yazıları tercüme ettirerek, büyük bir ilgi ile izliyorum. Size bu konuları gündeme getirdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.’’ Görüldüğü gibi iki halk arasında kesinlikle bir dargınlık yok. Tam tersine dostluğu yeniden kurmak için bir istek var.
Karaağaçlı bir kardeşim, yıllarca birlikte çalıştığımız merhum Em. Öğretmen Bayazıt Sansı’nın kardeşi, Adalet Dairesinden emekli Sevgili Kemal Sansı, CORONA’dan önce sık sık Yunanistan’a gidiyordu. Yunan dilini de iyi bir şekilde öğrenmişti. Kemal’in Dedesi de 1924 mübadelesinde Yunanistan’dan Edirne’ye göç ederek, Karaağaç semtine yerleşmişlerdi. Yunanistan’ın sınır kentlerinden bazı Yunan vatandaşları Kemal ile dostane bir ilişki kurmuşlardı. Ve kendisini Yunanistan’a davet ediyorlardı. Üç dört gün önce bana telefon ederek şöyle demişti: ‘’Şanver Ağabey, şu CORONA illeti sona erse de seninle birlikte Yunanistan’a gitsek.’’ Konuşmamız sırasında; ‘’Kemal BEN DE GİTMEYİ ÇOK ARZU EDİYORUM. Annemin, Babamın doğduğu şehir olan Serez’i muhakkak görmek istiyorum. Bundan 5-6 yıl önce eşim ile birlikte bir TUR ile Selanik’e giderek, ATA’mızın doğduğu bu şehri görmüş ve evinin önünde bir de fotoğraf çektirmiştik. Ancak Selanik’ten 65-70 Km. uzaklıktaki Serez’e maalesef gidemedik. Çünkü bu şehir TUR operatörünün rotasında değildi.
Artık bu gezimizin gerçekleşebilmesi için CORONA mikrobunun ortadan kaldırılmasını bekliyoruz.
Sevgili katılımcılarım. Bugünkü yazım bu kadar. Gelecek günlerde yeni, ilginizi çekecek bir konuda buluşmak üzere, hoşça kalın. EVDE KALIN, SAĞLIKLI KALIN.
Şanver ORUNÇ
Araştırmacı- Gazeteci Yazar